Tiyatro, sinema gibi sanatsal faaliyetlere pek katıldığım söylenemez. Film ihtiyacımızı belki bir nebze de olsa evde, bilgisayar başında karşıladığımı söyleyebilirim ancak tiyatro hususunda bu kadar net konuşamayacağım. Aslında bunları yazarken duymam gereken utancı belki kelimelerin arkasına saklanarak örtmeye çalışıyorum. Zira lise ve üniversite yıllarımda tiyatroya olan bağlılığım, oyunculuk deneyimim göz önüne alınırsa tiyatro seyretmeye pek gitmemem ayıplanacak bir davranış olsa gerek. En azından ben bu durumdan utanç duyabilecek kadar bilinçli birisi olduğumu düşünüyorum.
Tiyatroya gitmemenin bahaneleri nasıl listelenir bilemem ama ben sanırım şu bilet işine kafamı taktığım için pek tiyatroya gidemiyorum. Sinemaya gitmek istediğinizde genellikle gideceğiniz gün içerisinde dahi, gideceğiniz filme bilet bulabiliyorsunuz. Ancak iş tiyatroya gelince durum değişiyor. Tiyatroya gidebilmek için 1 hafta, 10 gün önceden hangi gün gideceğinize karar vermeli ve biletinizi ona göre satın almalısınız. E, 10 gün sonra işimin olup olmadığını bilemediğim için tiyatroya gitmiyorum ben. Aslında bilet fiyatları gerçekten ucuz bence. Öğrenci bilet fiyatının 4 YTL gibi bir rakam olması çok pahalı değil sanırım, bilmem siz ne düşünürsünüz?
Neyse efendim, günah çıkarma bölümünün ardından geçen gün tiyatroya gittiğimi müjdelemek istiyorum size. Sanırım geçen hafta idi, evet evet geçen hafta çarşamba akşamı Ankara Ulus‘ta Küçük Tiyatro‘da sahne alan Köşebaşı oyununa gittim.
Oyun seçiminde benim etkin bir rolüm yoktu aslında. Arkadaşlar sağ olsunlar oyunu seçmişler, hattâ biletlerimizi almışladı. Bana düşen sadece gideceğim günü hatırlamaktı. 🙂 Sağ olsunlar onu da onlar hatırlattı. 🙂
Oyun ilkin bir anlatıcının anlatması ile başlıyor. Daha sonra bir gün içinde İstanbul’un bir mahallesinde yaşananlar konu ediniliyor. Yine aynı anlatıcı perdeyi kapattırıyor.
İstanbul’un bu sessiz, sakin mahallesinde yaşayan Macit Bey isimli adamın vefaat ettiği bir gün ve adam hakkında konuşulanlar tiyatronun esas konusu. Oyunculardan bir tanesini tanıyor olabilirsiniz. Hani şu Bizim Evin Halleri dizisinin yakışıklı oyuncusu Okan Şenozan. 🙂 Yalnız onun rolü kilit rol olsa da pek uzun bir rolü yok. Eminim ki siz de kahveci ile bakkalı tüm oyunculardan daha çok seveceksiniz.
Oyunda benim dikkatimi çeken şey yaşlı bir bayanın da oynaması idi. Yaklaşık 80 yaşında gözüken hanım teyzenin 10-15 dakikalık bir rolü var ve çok başarılı bir şekilde oyununu sergiliyor.
Daha fazla anlatmayım isterseniz, gidip kendiniz görün. 🙂
Merhaba, yazılarımı beğendiysen Instagram hesabımı takip ederek daha güncel paylaşımlarıma bakabilirsin. Kendinden bir şeyler bulacağına eminim.
4 Yorumlar
Her şey bir emeğin sonucunda ortaya çıkar ama tiyatroda sarf edilen emek ayrıdır çünkü o canlıdır onda yanlış yapılamaz yapılırsa tekrarı olmaz bu yüzden belki de tiyatroyu diğer şeylerden ayıran en güzel özelliği budur. Neyse klasik yorumları es geçelim bence en iyisi eleştiridir çünkü eleştiri doğruyu ve yanlışı, iyiyi ve kötüyü en önemlisi güzeli ve çirkini açığa çıkarmakta bir numaralı etkendir. Eleştiri dedim ama oyun için değil tiyatroları eleştireceğim. Maalesef ki Başkentimizde ki tiyatrolar şehrin merkezinde olmasına rağmen hava kararıp ta akşam ezanı okunduktan sonra sanki çok kötü bir havaya bürünüyor çünkü çevre etkenleri normal değil mesela bundan iki sene önce “bahçemdeki ayı” adlı oyuna gitmiştim oyun çok güzeldi. Yanlış hatırlamıyorsam oyun üç perdeden oluşuyordu. Oyunun saat dokuz gibi başladığını düşünürsek saat on bir sularına doğru sona ermişti. Dışarı çıktım eve gitmem gerekiyordu malumunuz saat on bir de otobüsler son seferlerini yapıyorlarmış dışarıda sağanak yağmur yanına gelen küçük yaşta bir zavallı tinerci bir çocuk benden para istiyor. Gönül ver diyor ama akıl yok diyor çünkü son param eve dönebilmek için paramın yettiği kadar taksi ile seyrettim geri kalan yolun bir kısmını da mecburen yürümek zorunda kaldım o günden beri akşam matinelerinde izlenen tiyatroların çıkışta problem yaratacağını düşünüyorum. Malum sabahları da okul dershane zor bahsettiğiniz bu güzel oyunu tiyatroyu izlemek zor yani keşke bir fırsatım olsa da Kaan beyin eleştirdiği bu güzel oyuna gidebilsem
Önceki arkadaşımın yorumuna katılıyorum. Geç saatlerde biten oyunlar ve tiyatroların bulunduğu mekan sıkıntılı durumlara sebep olabiliyor. Ancak çözümsüz bir sorun değil. Haftasonu pazar günleri aynı oyunun 15:00 seansı da mevcut. Böyle sorunlardan çekinip tiyatrodan uzak kalan arkadaşlara duyurulur…
Fırsat bulabilsek de tekrar bir oyuna gidebilsek ne iyi olur.
köşebaşı kahveci tiradını oynayacağım.kahveci ve oyun hakkında biraz daha acık bilgi verirmisniz?