İzliyorum

bir rüyaya ağıt (requiem for a dream)

requiem for a dream2000 yapımı Requiem for a Dream filmi imdb‘de en iyi 250 film arasından 62. sırada yerini almış. Ben de buna istinaden güzel filmdir diyerek izleyeyim dedim. Basit bir senaryo ile güzel bir iş çıkarıldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Pek bir olay da yok filmde, psikolojik bir film. Film Hubert Selby’nin romanından sinemaya aktarılmış.

Filmde benim kestirebildiğim iki ana unsur var. Bu iki ana unsurun birbiri ile bağlantılı olduğunda insan hayatı için ne kadar tehlikeli olabileceği gösterilmek istenmiş. Bunlardan birisi “tutku” diğeri ise “bağımlılık”. Tutku kavramını az çok herkes tahmin edecektir. Ancak “bağımlılık” soyut anlamda düşündüğümüz bağımlılık değil, bir madde bağımlılığıdır. Yani uyuşturucu, hap gibi. Bu filmde de hap bağımlısı olan 4 kişinin tutkusu işlenmiştir. Filmdeki karakterlerden birisi genç oğlanın annesidir. Yaşlı bir kadındır ve yalnız yaşamaktadır. Kadının “tutku”su televizyonda yayınlanan bir yarışma programına katılmaktır. Bir gün kendisini işletmek isteyenler ona bir zarf içerisinde yarışmaya katılmak için form gönderirler. Kadın o anda eski ve en sevdiği bir elbiseyi üzerine giyer ve elbisenin olmadığını görür. İşte o anda zayıflaması gerektiğini düşünür. Birkaç arkadaşının tavsiyesi ile zayıflama ilacı almaya karar verir. Ve işte kadının bu bağımlılık yapan ilaçlardan alması ile hayatı kararmaya başlar.

Filmin ikinci karakteri üstteki paragrafta bahsettiğim kadının oğludur. Onun tutkusu da kız arkadaşı ile evlenmektir. Eroin kullanan genç eroin işine girer. İşleri bir süre iyi giderken yaşadığı bazı olaylardan dolayı batar ve onun da hayatı kararmaya başlar.

Filmin üçüncü karakteri üst paragrafta bahsettiğim gencin kız arkadaşıdır. Onun da hayali sevgilisi ile evlenmektir. Ancak o da eroin bağımlısı olduğu için ve kolay kolay eroin bulamadığı için yanlış yollarla eroin aramaya başlar ve onun hayatı da bu şekilde kararır.

Son karakter ise bu gençlerin zenci arkadaşlarıdır. Onun da arkadaşlarından pek bir farkı yoktur. O da sık sık annesini özlemesi ile dikkat çeker.

Filmin güzel bir özelliği, aynı kaderi yaşayan dört karakteri farklı farklı işlemiş olmasıdır. Ve hedeflerine uyuşturulmuş bir şekilde bağlanan bu dört kişinin saplantılarının ne kadar acı bir sonla işlendiğini göstermektedir.

Filmde dikkatimi çeken bir diğer şey ise filmin sonunda tüm karakterlerin aynı duruşu paylaşmalarıdır. Yani dört karakter de yatağa uzanmışlardır ve dizlerini göbeklerine çekerler, kafalarını da kollarının arasına alırlar. Tıpkı anne karnındaki bebeğin duruşu gibidir. Bu duruşu bir romanın sonunda bir yazar işlemişti. Bunu tam hatırlayamıyorum şu an. Ancak bu duruşun güvenilecek birisine duyulan ihtiyaçtan olduğunu hatırlıyorum.

Bu filmi bu kadar açık seçik anlatmamın nedeni aslında kurgusunun basit olmasıdır. İzlerken size de basit gelecektir. Ancak yaşanan olaylar ve çıkarılan sonuçlar hiç de sandığımız gibi basit değildir.

Ayrıca filmin müziği de çok güzel. Hani şu soundtrack dedikleri şey.

Previous Post Next Post

You Might Also Like

1 yorum yapılmış

  • Reply Deniz 26 Ağustos 2008 at 00:08

    ” Bir Rüya İçin Ağıt ” olması gerekir sanırım .

  • Yorum yazabilirsiniz

    This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.