Biraz kafa dinlemek, dertlerden uzaklaşmak için Ankara’dan kaçtım. Bir süre bir şeyler yazamayacağım. Döndüğüm zaman herşeyi anlatırım.
Selametle.

Merhaba, yazılarımı beğendiysen Instagram hesabımı takip ederek daha güncel paylaşımlarıma bakabilirsin. Kendinden bir şeyler bulacağına eminim.
8 Yorumlar
Merhaba Kaan,
Askerlik sonrası tuhaf psikolojinin üzerine blogu derleyip toparlma ve 4. yılını kutlama yoğunluğu içerisinde zaman buldukça arkadaşlarımın bloglarını ziyaret edebiliyorum. Bu yeni adresinden haberim yoktu, blograzzi sağolsun 🙂 Dershane’de çalışmayı bırakmana sevindim. Pazarda limon satmak,d ershanede komik fiyatlara kölelik yapmaktan daha onurlu bir davranıştır diye düşünüyorum. Döndüğünde bir ses ver olur mu?
Teskereni almana sevindim gerçekten. Bir de biz hayırlısı ile alsaydık şu teskereyi güzel olacaktı. Gerçi ortada henüz askerliğin lafı bile yok biz şimdiden teskere düşünüyoruz ama ne yapalım 🙂
Dershane son çare artık, şimdilik başka işler peşindeyim, inşallah yakın zamanda elimiz adam gibi ekmek tutar ne dersin?
Beden olarak döndüm, buradayım ancak ruh olarak nerede olduğumu ben de bilmiyorum Evren….
Elimizin adam gibi ekmek tutması temennine katılmamak elde değil Kaan. Dershane köleliği dışında ne yapacak bu edebiyat ya da FEF çıkışlı gençlik… Uzun süredir gerek kendim gerekse bu konuda yazdığım birkaç yazıya gelen yorum sahiplerinin paylaşımlarından tecrübe ediyorum vahim durumu. Düşünsene bir formu doldururken meslek kısmına “öğretmen” yazamıyoruz, elimiz varmıyor. Hakikaten neyiz biz? Edebiyat öğretmeni mi yoksa kimi edebiyat bölümü mezununun diplomasında yazdığı üzere Türkolog mu?
Canım çok sıkılıyor şu iş konusuna Kaan. Neyse, devam edelim bakalım yol almaya… Beden ve ruh ayrı tellerde bende de merak etme 🙂
Evet, sen askere gitmeden evvel de bu konuda biraz mütalaa yapmıştık. Vardığımız ortak nokta bizden bir yol olmaz. 🙂 Duygu adamıyız biz Evren. Maddeci değiliz, olamıyoruz. Has edebiyatçılar böyle aslında değil mi? Maddee bağlı kalamıyor. Her durumda duygusal tepkiler veriyor ve duygusal adımlar atıyor. Bu Allah’ın bir lütfu mu yoksa bir cezası mı henüz bilemedim bunu.
Vallahi aynı dert bende de var. Adam öğretmensin ama nerde dese, e ben “serbest öğretmen”im mi diyeceksin? 🙂 Dershanede zaten ne olduğumuz belli değildi ki. Öğretmen-öğrenci-hademe üçgeni arasında bir şeydik. En azından iki sene durum böyle devam ediyor. Daha sonra da durum pek farklı değil. Haftada 50 saat ders vermek ile başlıyor amelelik.
Ben kendime Türkolog deme taraftarıyım. Şükür en azından biraz mürekkep yalıyoruz ara sıra. Biliyoruz Türk Dili tarihini falan. Ya da bilmeye gayret ediyoruz.
Acaba yarın ne olacak bakalım. Yatalım, kalkalım bir umut. Ne demişler, bizi öldürmeyen şey güçlendirir değil mi?
merhabalar.. Sayfanıza Evren’in sayfasından tıklayarak geldim..
sohbetinize bir göz atmış da bulundum.. kim dur diyecek acaba bunca zamandır düzelmeyen şu düzenbir gün düzelir mi adamakıllı bir şekle sokulur mu bilinmez ..
Allah yardımcınız olsun ..
dinlenmek şart.. ruhun da dinlenmeye huzura ihtiyac var elbet 🙂
[…] ve Kaan‘dan sonra bir imla işareti koymam gerekiyorsa o gün bugündür. Ben işaretimi noktalı […]
beyazgelincik, özrümü kabul eyle, ancak yazabiliyorum.
Allah hepimizin yardımcısı olur inşallah, biz arınma sürecindeyiz. Sabrı öğreniyoruz, bundan güzel mükâfat mı var?
[…] uzun bir süre önce şu yazıda Ankara‘dan biraz uzaklaşmak istediğimi, biraz kafa dinlemek istediğimi söyleyerek […]