Bugün Kızılay’dan eve gelmek için otobüse bindim ve oturmak için her zamanki gibi arka koltuklardan birisine gittim, oturdum. Otobüs yolculuklarında yapmayı en çok sevdiğim şey kafamı cama yaslayıp uyumaktır. Yine böyle bir girişimde bulunuyordum ki 4-5 tane ortaokul çağındaki kızın gülüşmeleri ve kikirdeşmeleri ile irkildim. Neyse herhalde içeriye uyum sağlayamadılar diye düşündüm ve bunun birkaç durak sonra geçeceğini düşünerek içimi rahatlatmaya çalıştım. Ancak birkaç duraktan fazla geçmesine rağmen kızların kikirdeşmeleri kesilmedi. İçimden ne kadar ayıp yaptıkları diyordum. Kınıyordum onları. Otobüsteki o kadar insanı rahatsız etmeye hakları yok diyordum. Bunları düşünürken bir de kendi lise yıllarımı hayal ettim zihnimde. İşte o zaman biraz olsun kendi kendime söylenmem geçti. Çünkü aynı otobüslerde, çok değil bundan 6-7 sene evvel arkadaşlarımla aynı kikirdeşmeleri ben de yapıyordum. Hattâ birkaç kez adamlar bizi epey tehditkâr bir şekilde uyarmışlardı bile. Aynı çocukluğu ben de yaşadım, ben de aynı yoldan geçtim. Şimdi onlara böyle yaptıkları için kızmaya hakkım var mı?
Empati bir nevî böyle bir şey aslında. Karşındakinin o an yaptığı hatayı senin de zamanında yapmış olabileceğini ve hattâ yapabileceğini düşünmek. Kendini onun yerine koymak. Genelde karşımızdaki kişinin düştüğü hatalara düştüğümüz zamanlar ancak o kişiyi anlayabiliyoruz. Buna bazıları tecrübe diyor. Oysa asıl marifet düşmeden de anlayabilmek değil mi?
Merhaba, yazılarımı beğendiysen Instagram hesabımı takip ederek daha güncel paylaşımlarıma bakabilirsin. Kendinden bir şeyler bulacağına eminim.
1 yorum yapılmış
Elbette hepimiz empati yaparak yaşamalıyız. Küçükken de empati yapmayı öğrenmek gerek. Mesela o kikirdeşenler kendilerini sizin yerinize koysalardı o kikirdeşmeler olmazdı.