Lise yıllarında Türkçe dersinde hocalarımızın bize üzerine basa basa öğrettikleri Orhun Abideleri bildiğiniz gibi Türk Dilinin bilinen ilk yazılı kaynaklarıdır. Efendim, Türkler daha evvel de konuşuyorlardı, birbirleri ile sohbet ediyorlardı ancak bunu ilk defa Orhun Abideleri ile yazı haline getirdiler. İşte bu abideler/yazıtlar/kitabeler Türk Dilinin bilinen ilk yazılı kaynaklarıdır.
Aslında Orhun Abideleri kavramı zihnimizde lise yıllarından beri var olan bir kavramdır. Peki Orhun Abideleri kavramı ile ne anlatılmak istenmektedir?
Eski Türkler yaptıkları işleri ve kendinden evvelki hakanın ya da büyüğünün yaptığı işleri bir taşa yazarlar. Bu taşlara bengü taşlar denir. Bengü, sonu olmayan, ebedî anlamındadır. Türklerde Köktürklerin ikinci döneminden kalma 10 kadar bengü taşı vardır. Bunlar; Çoyr, Hoytu Tamir, Ongin, Köl İç Çor, Altun Tamgan Tarkan, Tonyukuk, Kül Tigin, Bilge Kağan, İhe Nûr, Hangiday.
Bu yukarıda adını verdiğim bengü taşlar Orta Asya’nın çeşitli bölgelerinde dikilmişlerdir. İşte bunlardan Orhun Abideleri diye adlandırdığımız 3 bengü taşı, yani Tonyukuk, Kül Tigin ve Bilge Kağan taşları Orhun Irmağı kenarında bulunduğu için bunlara umumiyetle Orhun Abideleri denmektedir.
Şimdi gelelim bu 3 bengü taşını kimin, ne zaman diktiklerine. Tonyukuk Bengü taşı 725-726 yıllarında dikilmiştir. Bu bengü taşı bizzat Tonyukuk tarafından dikilmiştir. Bu taşta Türk milletinin Çin esaretinden nasıl kurtulduğunu, Köktürklerin diğer Türk boyları ile nasıl bir mücadeleye girdiklerini Tonyukuk etrafında gelişen hadiselerden yola çıkarak anlatır.
Kül Tigin bengü taşı, 732 yılında kardeşi Bilge Kağan tarafından dikilmiştir. Kül Tigin ve Bilge Kağan İlteriş Kağan’ın oğludur. İşte bu yazıt Türk dilinin daha o dönemde fevkalade bir dil olduğunun göstergesidir. Son olarak Bilge Kağan bengü taşının ne zaman dikildiğini söyleyip bu eserlerdeki dil özelliklerini ve üslup özelliklerini size aktaracağım. Bilge Kağan bengü taşı ise 735 yılında oğlu Tenri Kağan tarafından diktirilmiştir. Bu anıtın büyük bölümü Kül Tigin anıtındaki yazılar ile aynıdır.
Türk yazı dilini 8. yüzyılda yazıldığı bilinen Orhun Abideleri ile başlatmak aslına bakarsanız bir gaflet örneğidir. Zira Orhun Abidelerindeki gibi bir dilin oluşabilmesi için yaklaşık 5-10 asır gibi bir sürenin geçmiş olması gerekmektedir. Bu da Türk yazı dilini asgari milata kadar götürür. Orhun Abidelerinde bir dil artık oluşumunu tamamlamış ve edebiyat yapılabilecek bir erginliğe ulaşmıştır. Söz dizimi ve kelime dağarcığı oturmuştur. Bu da yine değindiğim gibi kolay bir şey değildir.
Bu saydığım Orhun Abidelerinden Kül Tigin bengü taşı benim gönlümde ayrı bir yer tutmaktadır. Diğer taşlara oranla bu taşta büyük bir edebiyat yapılmıştır. Bunu Bilge Kağan’ın kendi sözleri ile size satır altı tercüme ile aktaracağım. Az evvel söylediğim gibi bu taşı Kül Tigin ölünce kardeşi Bilge Kağan diktirmiş ve metni bizzat kendisi yazdırmıştır. Kendi gönlünden geçenleri yazdırmıştır.
İnim Köl Tigin kergek boltı.
Kardeşim Köl Tigin şahin olup uçtu (vefaat etti).
Özüm sakıntım.
Ben düşünceye daldım.
Körür közüm körmez teg,
Görür gözüm görmez gibi,
Bilir biligim bilmez teg boltı.
Bilir aklım bilmez gibi oldu (delirecek gibi oldum).
Özüm sakıntım.
Ben düşünceye daldım.
Öd Tenri yaşar;
Zamanı (ebedî olarak) Tanrı yaşar;
Kişi oglı kop ölgeli törümiş
İnsanoğlu hep ölmek için yaratılmış
Ança sakıntım.
Böyle düşündüm.
Közde yaş kelser tıda.
Gözden yaş gelse önleyerek,
Könülde sıgıt kelser yanturu sakıntım.
Gönülden feryat gelse bastırarak düşünceye daldım.
Katıgdı sakıntım.
İyice düşündüm.
İki şad ulayu iniygünüm,
İki şad ve kardeşlerimin,
Oglanım, beglerim, bodunum,
Oğullarım, beylerim ve milletimin,
Közi kaşı yablak boltaçı tip sakındım.
Gözü kaşı perişan olacak diye düşündüm.
Şimdi siz söyleyin, böylesine fevkalade bir dilin oluşması kolay mıdır?
Merhaba, yazılarımı beğendiysen Instagram hesabımı takip ederek daha güncel paylaşımlarıma bakabilirsin. Kendinden bir şeyler bulacağına eminim.