Yaşıyorum

p.s. i love you (not: seni seviyorum)

ps i love you

Son zamanlarda izlediğim en harika filmlerden bir tanesi. Genelde arkadaşların tavsiyesi üzerine film izlediğim için, izlediklerim daima güzel filmler oluyor. P.S I Love You filmi de genel olarak izlediğim ender kalitede filmlerden birisi. Suskun‘un tavsiyesi üzerine listele almış, indirmiştim.

Kurgusu değişik olan ve psikolojik olanlar filmleri sevdiğimi sık sık tekrar ederim. Eğer bu ikisi birlikte bir filmde verilmiş ise demeyin keyfime gitsin. Hele bir de duygusallık varsa filmde… Gerçi psikolojik filmlerin zeminini duygusallık oluşturuyor o ayrı mesele.

Sevdiğiniz insanın öldüğünü düşünün. Onun ölümü ile başlayan ve bir sene sonrasına kadar süren “onsuzluk” ve “onluluk” çelişkisini düşünün. Onsuzluğun verdiği acı, küskün hayatı üzerinizden atma çabanızı düşünün… Hiç de kolay olmasa gerek. Bir de sevdiğiniz kişi ile kusursuz bir ilişkiniz var ise…

Film boyunca beni hep etkisi altında tutan şey iki kişinin birbirine olan aşkı idi: Gerry ve Holly‘nin aşkı. Ve bundan daha mühimi de Gery‘nin tümörden ölmesine rağmen 9 yıllık eşinin hayatını öldükten sonra şekillendirecek kadar eşini çok sevmesi. Nasıl oluyor bu diyorsunuz değil mi? Öyle güzel oluyor ki… Film sürprizler etrafına kurulmuş. Gery’nin öldükten sonra eşine yaptığı bir sürü sürpriz insanı o kadar etkiliyor ki… Bu filmi mutlaka ama mutlaka izlemenizi istiyorum. Ve belki siz de benim gibi etkisinden kurtulamayacaksınız.

İnsanların Issız Adam filmine dair yorumlarını hep sağda solda okuyorum ya da duyuyorum. Hep film bittikten sonra herkesin eski sevgilisini aradıklarından bahsedip duruyorlar. Ve belki ben bu yüzden bu filmi izlemek istemiyordum. Ancak bugünden sonra en ıssız adam olup en ıssız filmleri izleyeceğime eminim.

Filmdeki iki karakteri benim hafızamdan silmeyecek iki özellikleri var. Birisi Gerry’yi canlandıran Gerard Butler‘in o muhteşem, doygun sesi. Öteki de Holly’yi canlandıran Hilary Swank‘ın mimikleri.

Uzunca bir süre tiyatro ile ilgilenmiş olduğumdan duyguları yansıtmanın ne kadar zor olduğunu bilirim. Birisine gülen adam yap dediğinizde rahatlıkla yapacaktır. Üzgün adam yap dediğinde rahatlıkla yapacaktır. Ama aynı kişiye, kocası ölen bir kadının aradan birkaç ay geçince bir başka adamla yatması ve yatakta kocasını özlem ve sevgi ile hatırladığında hissettiklerini surat ifadene yansıt dediğinizde bunu yapamayacaktır.

Ve yazıyı Gerry’nin Holly’ye yolladığı bir mektuptan bir parça ile bitirmek istiyorum:

“Mesele,  hatıraların dar yollarında takılıp kalman ya da eve lamba alman değil, bu konularda benim desteğim olmadan da başının çaresine bakabilirsin. Anlatmak istediğim, beni nasıl etkilediğin, beni nasıl değiştirdiğin. Beni severek bir erkek yaptın, Holly, ve bu yüzden sana, hiç abartmadan, sonsuza kadar, müteşekkirim. Bana bir konuda söz verebilirsen eğer, şunun sözünü ver:

Üzgün olduğun ya da kendine güvenini kaybettiğin ya da inancını tamamen yitirdiğinde, kendine benim bakış açımdan bakmayı deneyeceksin. Karım olma onurunu bana bahşettiğin için teşekkür ederim. Hayatımda hiçbir şeyden pişmanlık duymadım. Ne kadar şanslıyım.

Previous Post Next Post

You Might Also Like

19 Yorumlar

  • Reply i_schea 11 Aralık 2008 at 14:18

    ‘Üzgün olduğun ya da kendine güvenini kaybettiğin ya da inancını tamamen yitirdiğinde, kendine benim bakış açımdan bakmayı deneyeceksin.’
    Gerçekten etkileyici.Burada görüyoruz ki kocasında nasıl bir izlenim bırakmış ki -derler ya hani başkalarının seni sevmesini bekleme;sen öyle ol ki onlar seni severler-O’na atfedilen mektupta onluluk ve onsuzluğa deva oluyor.(onluluk ve onsuzluk düşünülmeli bir de!)
    ikili ilişkiler iyi analiz edilerek filmin çekildiğini düşündürdü bu kare bana.Filmi çekenlere tebrikler diyelim.Ve aktarana da tabi;)

  • Reply Kağan Özen 12 Aralık 2008 at 08:57

    “Finding Neverland” isminde bir amerikan filmi izledim geçenlerde. “En iyi uyarlama senaryo” dalında Oscar’a aday gösterilen bir film. Türkçe’ye “Düşler Ülkesi” olarak çevrilen filmi izlemenizi tavsiye ederim. Gözlerimin dolu dolu olduğunu hissettiğimi anımsıyorum. Dikkatli bir inceleyici için film aynı zamanda eğri ve doğrunun tartılmasının bir kesiti ve sevgi -duygular bütününün- gerçekten aşktan farkını gözler önüne seren bir belgesel niteliğinde. Çocukken izlesem sanırım tiyatro oyuncusu ya da senaryo yazarı olmak isterdim. Gençken izlesem delicesine sevgiyle bağlanmak… Sanırım şu an gerçekleşen de budur.

    • Reply Kaan Fakılı 13 Aralık 2008 at 20:00

      Kağan, filmi sen bahsettikten sonra indirdim ve izledim. Gerçekten dediğin gibi “En iyi uyarlama senaryo” dalında aday gösterilebilecek bir film. Ben senaryoya hayran kaldım şahsen. Yani senaristin basit bir aşk olayını bu kadar farklı açılardan ele alması harika bir üslûp getirmiş filme. Sana çok teşekkür ediyorum bu filmi tavsiye ettiğin için.

  • Reply çilekli süt 12 Aralık 2008 at 23:14

    Hocam bu filmin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum mutlaka alıp izleyeceğim.

    Ayrıca özelinizi paylaşmanız bence çok iyi olmuş. Bunları yazdığınıza hiç pişman olmayın, arkasında durun. Özlüyor ve özellikle özlendiğinizi de düşünüyorsanız sakın kendinize acı çektirmeyin derim. 1.5 sene az bir süre değil. Nacizane fikrimi paylaşmak istedim.

    Film öneriniz için teşekkürler.

    • Reply Kaan Fakılı 13 Aralık 2008 at 19:58

      Çilekli süt, kesinlikle alıp izlemelisin. Harika bir film. Yok yok, acı çektirmiyorum, merak etmeyin. O sadece o anlık bir histi. Şu an iyiyim çok şükür.

      Desteğiniz için teşekkür ederim.

  • Reply yasemin 13 Aralık 2008 at 18:05

    İyi akşamlar Kaan Bey,ne zamandır sitenizi ziyaret edemiyordum.Nihayet zaman bulabildim.Yaklaşık 25 gün geride kaldım ve sanırım birçok yazınızı kaçırdım.Malum vizeler vardı derken araya bayram girdi dolayısıyla bugüne kadar yazılarınızdan mahrum kaldım.İlk olarak sitenin yenilendiğini gördüm.Artık büyük harfleri kullanabiliyoruz en çok buna sevindim. 🙂 İyi olmuş böyle teşekkür ederiz…İkinci olarak da tavsiye yazınızı okudum.Filmi çok merak ettim, doğrusu ben de son zamanlarda ayrılık acısı çeken biriyim.En kısa zamanda filmi izlemeye çalışacağım inşallah.Özel hayatınızı paylaştığınız için bence de pişman olmayın.

  • Reply Kaan Fakılı 13 Aralık 2008 at 19:31

    İyi akşamlar Yasemin. Merak etme çok geride kalmadın. 🙂 Zaten geçen bu süre içerisinde ben de pek yazı yazamadım. Okulun yoğunluğu, arkasından KPSS kursu ve arkasından da bayram telaşı derken elim pek gitmiyor artık. 🙂 Pek de kimsenin sorularını cevaplandıramıyorum maalesef.

    Büyük harf kullanabilme özelliğini yeniden getireceğim de temayı değiştireceğim. Yazılımda bir güncelleme yaptığım için yeni temayı bu sürüme uyarlayamadım henüz. Uyarladığım anda eski tema ile yayına decam edeceğim. 🙂

    Filmi mutlaka izleyin. Pişman olmayacaksınız.

  • Reply Onur 14 Aralık 2008 at 12:11

    Altyazı sorunu yüzünden hala izleyemediğim film. Neler kaçırdığımı öğrenip üzülmemek için yazıyı okumadım :)Türkçe seslendirmesi de olsa bu hafta kesinlikle izleyeceğim ve bu yazıyı okuyacağım…

    • Reply Kaan Fakılı 14 Aralık 2008 at 12:24

      Onur, ben de indirdiğim ilk fimde altyazı sorunu yaşadım. Daha sonra sinirlenip tekrar indirdim. Çok değil 2-3 saatte yeniden indirdi. 🙂 Dilersen sana indirdiğim “torrent” dosyasını yollayabilirim. Bir daha indirirsin.

  • Reply Onur Şendere 15 Aralık 2008 at 07:36

    Ne indirmesi Kaan! Aaaa lütfen. Arşivimdeki 600 küsür filmin hepsi de D&R’dan alınmadır 🙂
    torrent yavaş oluyor ama denemekte fayda var. Gönderirsen memnun olurum…

  • Reply seda 17 Aralık 2008 at 09:27

    Kaan alakasız olacak ama sana iki sorum var:)
    Öncelikle belirteyim ki CBÜ de Türk Dİli ve Edebiyatı bölümü öğrencisiyim.Bizim o dağ başında insandan,dosttan uzak üniversitemiz bile tezsiz’i 76 ortalama ile kapattı.Bu durumda şuan herkes birbirinin rakibi durumunda.
    Sorularım:
    1.Kırıkkale Üniversitesi kaç ortalama ile kapattı bu yıl?Ales ve diploma notunu da istiyor değil mi?
    2.Başkent Üniversitesi için ”benim gibi paranız yok ve okul ortalamanız düşükse o fikirden vazgeçin” gibi bir cümle kullanmışsın.Başkentte sanırım hem ales hem diploma notu istiyor.Başkent en son öğrencisini kaç puanla aldı haberin var mı? Yani oraya girmekte mi zor?
    Ya da oraya giren herhangi birinin puanı hakkında bir bilgin var mı?

    Çok teşekkür ederim şimdiden.Film paylaşımın için de teşekkürler .İyi bir arşiv oluşturmaya çalışıyorum bunu da ekleyeceğim inşallah.

    • Reply Kaan Fakılı 17 Aralık 2008 at 14:24

      Biraz alakasız olduğu doğru. Keşke ilgili başlık altında sorsaydın.

      1. Kırıkkale Üniversitesi formasyon eğitimi vermiyor.
      2. Başkent Üniversitesi’nde parası olan okuyor. Sadece Ales puanına göre alıyor. Bildiğim kadarıyla geçen sene giriş puanları 65’ten de aşağı düştü.

  • Reply seda 17 Aralık 2008 at 17:45

    Haklısın kaan.
    Çok ama çok teşekkür ederim cevapların ve nezaketin için.

  • Reply yasemin 17 Aralık 2008 at 19:18

    Merhaba Kaan Bey,öncelikle cevabınız ve sonra da film tavsiyeniz için çok teşekkür ederim.Dün gece filmi izledim ve gerçekten dediğiniz gibi pişman olmadım.Filmi çok beğendim gerçekten.Umarım tavsiyelerinizin devamı gelir.:)Tekrar teşekkür ederim… Bu arada ALES’ten kaç puan aldığınızı öğrenebilir miyim?

  • Reply GÜLŞAH YANARDAĞ 20 Aralık 2008 at 19:01

    tesadüf işte,dun bu fılmı ızledım.dedıgın kadar varmıs arkadasım…

  • Reply Gül KULELİOĞLU 28 Mart 2009 at 11:39

    not:seni seviyorum,adlı flimi ben de izledim.Ama beni hic etkilemedi nedense..ben de tavsiye uzerine ve etkilenme modunda izledim..bilmiyorum aska nasıl bakıyorsunla alakalı herhalde.tamam birbirini cok seven bir cift,olumle ayrılmaları,olmeden once adamin ozverileri(beni tek etkileyen kısmı)…genel bakış güzel ama yine de arada buram buram cinsellik islenmesi,yani o kadar seviyon niye gidip diğer adamla beraber oluyosun,bilmiyorum askta ihtiyac olmamalı..diyorum ya bakış acısı,bu zaman da cahil asık diye de tanimlayabilirsin.ama genel yabanci flimler ya da onların yasayıslarına gore boylesi normal ve etkileyen ,ama titanic disinda..jack in rose ozverisi,birbirlerine guveni hic bıkmadan defalarca izleyebilirim.ben selvi boylum al yazmalımda,asya yı gercekten seven AHMET ciyim…Kolay gelsin

    9

  • Reply esrakrc 03 Nisan 2009 at 10:29

    film bende de merak uyandırdı en kısa zamanda alıp izleyeceğim tavsiye için teşekkürler 🙂

  • Reply esrakrc 05 Nisan 2009 at 07:33

    Film beni hiç ama hiç etkilemedi bakış açısı işte, sorun bende mi diye tekrar izleyim diycem ama yok bence aşkı güzel işleyememişler Ferhat Göçer’in bir şarkısında geçiyor ya benimki senden biraz fazla…bu filmde adamın kadına olan sevgisi kadınınkinden çok fazla o yüzden tam bir aşk filmi değildi, adamın ölmesi kadın için sadece bir kayıptı belki bir alışkanlığı bırakması gibi, normal şartlarda seven kadın bir senede sevdiğini unutmaz her daim onunla olur bu filmde kadın zengin oldu kocasını unuttu 🙂 zaten kocasına aşık bile değildi, adamın öldüğüne de hiç üzülmedim, hatta beyin timörü bu kadın yüzünden çıkmış bile olabilir, adam fazlaca iyi ömrünün son günlerini bile eşi için harcamış, kadın sadece bir sene acı çekti ondan sonra zengin oldu, artık büyük ev de alır kendine, eşine benzeyen bir irlandalı da buldu oh valla gel keyfim, ayrıca eşinin arkadaşı olan adamı annesi de sevdi sanırım yani hiç bir olumsuzluk yok, yeni koca adayı tam ona göre 🙂 biraz acımasızca eleştirdim ama gerçekler acıdır 🙂 Gül’e de katılıyorum Titaniği tek geçiyorummm

  • Reply cansu 15 Ekim 2009 at 14:32

    O filmi ben de izledim. Sinemadan çıktıktan sonra çok şanslı olduğumu düşündüm. Tıpki dedim sevdiğim insan gibi. İnsanın bazı değerleri anlamasında birtakım ipucuların olduğuna inanırım. Bu filmde benim için bunlardan biriydi…

  • Yorum yazabilirsiniz

    This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.